Pozantı Belediye Başkanı Çay, Göreve Başladı

FETÖ/PDY soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan Belediye Başkanı Mustafa Çay, davadan beraat edince İçişleri Bakanlığı tarafından görevine iade edildi ve görevine başladı.

Belediye Başkanı Mustafa Çay, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün de katılımıyla geçtiğimiz Cuma günü kurbanlar kesilerek göreve başladı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan FETÖ/PDY soruşturmasında hakkındaki iddialar nedeniyle 19 Ağustos 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla görevden uzaklaştırılan Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay, bir süre tutuklu yargılandı. Geçen yıl görülen davanın duruşmasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Çay, Mart ayındaki duruşmada ise beraat etti. 8 Mayıs’ta göreve iade dilekçesi veren Çay’ın talebi İçişleri Bakanlığı tarafından kabul edildi.

İADE YAZISINI ALDI, TÖREN YAPILDI

Adana Valiliği’nin göreve iade yazısını Pozantı Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürlüğü’nden alan Mustafa Çay, 6 Temmuz Cuma günü belediye binası önünde düzenlenen törenle görevine başladı. 3 adet kurban kesilen törene Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, kayyum Başkan Mahmut Sami Baysal, belediye görevlileri ile onlarca vatandaşlar katıldı.

Kurban kesimi ve yapılan dua sonunda, ilk konuşmayı Eski Kayyım Başkan Mahmut Sami Baysal yaptı. Kanun Hükmünde Kararname ile göreve geldiğini ifade eden Baysal, “Başka bir kararname ile görevimizi başkanımıza devrediyorum. Bugün, yaptığı hizmetlerin üzerine bir şeyler koyabildiysem, ne mutlu bana. Hakkınızı helal edin. Başkanımıza da, hayırlı-uğurlu olsun diyorum” dedi.

KUMPAS BİLİRKİŞİ RAPORUYLA ÇÜRÜTÜLDÜ

Burada bir konuşma yapan Başkan Mustafa Çay, şahsına ve Pozantı halkına kurulan kumpasların bilirkişi raporlarıyla çürütüldüğünü söyledi. Pozantı hizmetine sevdayla devam ettiklerini anlatan Çay, şunları söyledi:

Konuşmalarını yapan Belediye Başkanı Mustafa Çay şunları dile getirdi;

“Çok saygıdeğer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanım, kardeşim, dostum, yol arkadaşım” diyerek konuşmasına başlayan Mustafa Çay, “2 Ağustos 2016 gün, dünyamın karartıldığı gün. Benim, ailemin güneşi olmuş, zor gün dostluğunun ne olduğunu ortaya koymuş, kaderdaşım, yoldaşım ve yol arkadaşım, Hüseyin Sözlü hoş geldin ve şeref verdin” Daha, gözaltına alındığım gün bu memleket bir slogan yazdı; “Pozantılı’nın kanı da temiz, Çay’ı da temiz” dendi. Bunu ben değil, Pozantılı dedi. Ne mutlu ki, memleketime, insanlarıma verebildiğim emek ve sevgi ile onlara slogan yazdırabilen, bir adam olma şerefini bu ülke bana yaşattı. Bu millet, “Farkı var, çünkü arkasında halkı var” dedi. Bu nezih millet, hiçbir zaman FETÖ’cü olduğuma inanmadı. Bu millete, bu memlekete ihanet etmediğimi, anaların ak sütü gibi haykırdılar. Rabbim de beni utandırmadı. Açık alnımla yine karşınızdayım, “Elhamdurillah”

“2 Ağustos 2016, ilk evladımın mürüvvetini gördüğümün ikinci gününde, dünyam karardı. Ama ben o karanlık yerlerde, sürekli okudum. Sizin o küçücük yavrularınızın yazdığı mektuplarla, yüreğimi döktüm. Ne mutlu ki, cezaevine, FETÖ’cü dedikleri bir başkana mektup yazan, bu memleketin kahramanları vardı. Beni orada, sevgileriyle besleyen, yeniden umutlandıran, yeniden ayağa kalk Mustafa Çay. “Sakarya” der gibi, “Bu aziz millete hizmet et” diyen bir halk vardı arkamda. Yılmadık, yıkılmadık. Bazen derviş olduk, yollara düştük. Dağlara düştük. Fotoğraf çektik, türkü söyledik. Siyasi hesapları olanlar bizim dervişliğimizi, gönlümüzün deliliğini siyaset husumet beslemeden, çirkinlik yaratmadan, bu memlekette rekabet oluşturmamak adına, gönlümüzü deli eylediğimizi düşünemediler. Ona bile, “Mustafa Çay kafayı yedi” diyebildiler. Canları sağ olsun.

18 yıl bu ülkeye, bu vatana, bu bayrağa göğsünü siber etmiş, çocuklarını geceleri sabahlara kadar kapısında bekletmiş, bir psikolojik hareket uzmanının, en son PKK ve Hizbullah’la savaş vermiş, bir vatan evladının FETÖ’cü olmayacağını, bu nezih millet biliyordu. Bu devletin, ekmeğini yemiş bir vatan evladı, ihanetle bakamazdı. Mutlaka, bu üstümüzdeki karanlık bulutlar dağılacaktı. Ama zamana ihtiyaç vardı. Devlet işini yaptı. Çünkü ihbarcılar, kumpasçılar, adiler, şerefsizler, kahpeler vardı. Devlet görevini yaptı. Ben de, sanık sandalyesinde savunmamı yaptım. Belgelerimi koydum. İlk gün, bana gösterilen belgeleri gördüğümde, sahte olduğunu bildim. 18 yıllık, terörle mücadele vermiş bir adam olarak, bunun tecrübesindeydim. ‘Parmak izi istiyorum’ dedim. ‘Himmet listesi dediğiniz beş şahısla, HTS kayıtlarını istiyorum” dedim. İçine abimi kattılar. Abimle bile, 20 gündür görüşmem yoktu. ‘Bir tane materyalde parmak izim çıkarsa, kendi idam sehpama tekme vururum’ diyecek kadar, kararlı davrandım.

8 ay 25 gün cezaevinde kaldıktan sonra, ilk mahkememde tahliye oldum. Tahliyeden sonra, 1,5 ay geçti. 10. ayda parmak izi sonuçları geldi. Mustafa Çay’ın, Pozantı Sulh Ceza Hâkimliğinde, ilk gün söylediği söz hala hafızalardadır. Mustafa Çay’a ait denen, hiçbir şeyde parmak izim çıkmazken, benim ev aramama katılmayan, makam arabamın aramasına katılmayan, arama tutanaklarında imzası olmayan, kayıtlarda olduğu için ismini veriyorum, Ali Osman Avcı isimli polis memurunun, parmak izi çıktı.

Ben cezaevine girdikten 1,5 ay sonra, FETÖ kapsamında görevden uzaklaştırılan, daha sonra, göreve döndürülen ve halen, Saimbeyli’ye sürgün edilen bir insanın, kumpası sonucu cezaevinde yattım. 8 Ay 25 gün aileme çile çektirildi. Pozantılı’ya çile çektirildi. HTS kayıtlarında, İbrahim Doğan’ı yazdılar. İbrahim Doğan’la 7 yıl boyunca küstük. Bu dava onunla, bizi birleştirdi. İnsanlar hata yapabilir. Dönmek ise, erdemliliktir. Onlar bu erdemliliği gösterdiler. Para ile gazeteci tutup, haber yaptırdığını söyleyecek, erdemi ortaya koydu. O gazetecinin, ihbar mektupları ile cezaevine konuldum. O adamla, 5 tane tekzip davam vardı. Davalı olduğum kişilerin kumpası ile, cezaevine girdim. Ama bu bayrağa, bu vatana, bu millete canım feda olsun. Yılmadım, yıkılmadım, ağlamadım, türküler söyledim. Bayram ettim oralarda. Ama, karşınıza alnım açık, dimdik geri döndüm. Bu gün, virgül koyduğumuz yere, artık noktalı virgül koyup başta, kardeşim, yol arkadaşım, beraat ettiğim gün, Adana’da Ulaşım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı gibi, bir makamı veren Hüseyin Sözlü Başkanımla, el- ele gönül, gönüle, bu millete hizmet vermeye yeniden talibim.

Özel teşekkürü hak eden insanlar var. Pozantı küçük yer. Bütün küçük yerlerin kaderidir dedikodu yapmak. Beni, cezaevine girdiğim bugüne kadar, başta Sayın MHP Genel Başkanım Devlet Bahçeli, ailem ile, her gittiğinde görüştü. Cezaevinden çıktıktan sonra, randevusuz 6 kez görüştüm. Sayın Bahçeli aynen şu ifadeyi kullandı: ‘Reis Bey, hiçbir zaman, bu yapının içinde olduğuna inanmadım’ dedi. İnanmadığı için, hiçbir zaman disiplin soruşturması açtırmadı. Bu partiden bir çok kişiyi uzaklaştırırken, beni uzaklaştırmadı. Nifak tohumu sokmaya çalışanlar, aramızı açmaya çalışanlar, kulaklarını iyi açsınlar. Benim, ne Genel Başkanımla, ne Belediye Başkanı arkadaşlarımla husumetim olmadı. Sadece burada, kayyım olarak atanmış bir belediye başkan vekili olan arkadaşımız vardı. Onun buradaki pozisyonunu zora sokmamak, OHAL’in hassasiyetleri ile, farklı cepheler açmamak adına sadece sustum. Dağlarda ceylanlar gibi gezdim. Bu millet beni türkülerimle, fotoğraflarımla da sevdi. Çünkü beni sevdi. Ben de sizleri sevdim.

Genel Başkanım başta olmak üzere, 3 özel insan var. Ailemin yanında olup, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, Hüseyin Sözlü kardeşim ve eşi Zeynep Hanımefendi’ye, bütün belediye başkanlarım ve eşlerine, çok değerli kardeşim Seyfettin Yılmaz’a siyasi riskler alarak arkamda durduğu için, teşekkür ederim. Çok kıymetli kardeşim Bilal Uludağ’a, özel teşekkür etmeyi bir vefa, bir adamlık ve bir borç olarak ifade etmek istiyorum. Ayrıca, göreve dönme aşamasında, Pozantı evladı olup beni savundukları için gözaltına alınma riski ile, karşı karşıya kalan bu memleketin evlatları, Ankara Hukuk Fakültesi’nde okurken, soframda içli köftemi yiyenler, ekmeğim helal ki, “Bir kuruş talep etmiyoruz. Bu dava Pozantı’nın namus davasıdır” diyerek beni savunan, uçak parasını bile kendilerini karşılayan Mesut Yılmaz ve Necmettin Şen’e özel teşekkürü, ailem ve memleketim adına borç biliyorum.”

KUTLU OLSUN

“Bereketli bu Cuma gününüz kutlu olsun” diyerek, konuşmasına başlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü de, Mustafa Çay’a olan güvenlerinin, hiçbir zaman sarsılmadığını ifade etti.

Aile hayatında, her zaman cıvıl, cıvıl, mutlu olunamayacağını söyleyen Başkan Sözlü, “Devlet hayatında da, siyasette de, bu böyledir. Hayat bir imtihandır. İhanet şebekesiyle, devlet mücadele ederken, buna inanmış olarak, olumlu katkı veren insanların yanında, bunu istismar edip, kendi iç çekişmelerine, kendi hedeflerine alet edenler de olabilir.

Belediye Başkanımızın, böyle bir kumpasa gittiği anlaşılmıştır. Başkan Çay, MHP’nin adayı olarak, iki kez burada seçilmiştir. Sıkıntılı süreçler atlatılmıştır. Başı dik, alnı açık olarak, hizmete kaldığı yerden devam edecektir. İnanan herkese çok teşekkür ediyorum. O, sıkıntılı süreçte, kayyım olarak atanmadan önce, belediye meclis üyesi başkanımız da, görevde kaldığı sürece halel getirmemiştir. Halkımızın emanetini başı dik, alnı açık olarak, bu gün burada, teslim etme erdemini gösterdiği için, tebrik ediyorum. Nihayetinde, bizim milletimize hizmet yolunda uzun yürüyüşümüz, devam edecektir” diye konuştu.

Bu konuşma sonrası Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay’ı makamına oturtarak, başarılar dileğinde bulundu ve sonrasında, Adana’ya döndü. Çay’ın makamı oturmasının Pozantı’da duyulması sonrası binlerce kişi, tebrik için sıraya girdi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*